Demek ki öpüşüp sarılarak da ayrılık olabiliyormuş.
Yıllardır evli olan Defne Samyeli ve Eren Talu, bir sabah ansızın ortalığı birbirine kattı. İki çocuklarının hatrını göz önünde bulundurmayarak, kavgada söylenemeyecek sözleri arka arkaya sıralayıp boşanma davası açtılar.
Kılıçları çekip ceplerinde ne varsa döktüler. İkisi de yarını düşünemedi, ikisi de anıların önünde saygıyla eğilemedi.
AT YÜREKTEN ÖFKEYİ
Eh sinir bünyeyi sarınca, haklı olmanın peşine düşünce çok da bebek işi olmuyor bu işler.
Aradan aylar geçti.
Haber geldi ki karşılıklı açtıkları maddi-manevi tüm davaları geri çekip anlaşarak boşanmış Defne Samyeli- Eren Talu ikilisi. Üstelik mahkeme çıkışı öpüşüp sarılarak.
E ne güzel işte.
At yürekten öfkeyi, nefreti, intikamı; koy yerine teşekkürü, gönül ferahlığını, huzuru işte.
Demek ki aradan zaman geçince, sakin sakin düşününce, hırs ettiğinin aslında şişik egondan ibaret olduğunu fark edince, güzel güzel veda da edilebiliyormuş işte.
Böylesi çok daha kolay, çok daha şık değil mi?
Müzik evrensel değildir
"Müzik evrenseldir" lafı saçmalık.
Evrensel olan ne biliyor musunuz?
İngilizce.
Türkçe, Almanca, İtalya, Arapça şarkılar sizce evrensel olabilir mi?
Amerika'yı, Afrika'yı kasıp kavurabilir mi?
Bana bir-iki şarkının örneğiyle gelmeyin.
Vokalli hiçbir müzik, İngilizce değilse evrensel olamaz.
Evrensel duramaz.
Hadi dürüstçe söyleyin; Madonna Almanca söyleseydi, Michael Jackson, Beyonce, Beatles vs. Arapça, Çince söyleseydi pop müziğin efsaneleri olabilirler miydi?
Cevap net; Hayır!
İngilizce söylemeyen ne kadar kıymetli, iyi sesli ve harika şarkılara imza atan sanatçılar var, neredeler?
Oldukları yerde, ülkelerinde ya da komşu ülkelerinde.
Eee... Müzik hâlâ evrensel mi sizce
O gitmek isteyince
Nedenini sor.
Bu senin en doğal hakkın.
Sonra cevabını duy.
Fikrini söyle... Baktın hâlâ gidesi var, sus.
Gidene "Dur" demek faydasız.
Biliyorum terk edilenin durması da imkansız.
BENİ DİNLE VE SUS!
Çünkü içi kıpır kıpırdır terk edilenin.
Yanar da yanar.
Kızar, anlamaz, anlamak istemez, kendine konduramaz.
Çok bilmişlikten değil sözlerim, çok gözlemlemişlikten.
Sen beni dinle ve sus.
Orada dur.
Sağı solu arama, arkadaşları araya sokmaya kalkma.
Günde beş yüz kere arama, telefonuna mesajlar bırakma, kapısının önüne dikilme, yolunu kesme, zarar verme, çıldırma.
Bekle. Çünkü eğer gidişinin sebebi bir anlık sinirse, gidişinin sebebi birikmişlikse, gidişinin sebebi hava alıp kendini dinlemekse attığın her adım onu senden biraz daha uzaklaştıracaktır.
Ve eğer gittiğinde seni özleyecekse geri gelecektir.
Bırak onu sensizliğine.
Hem seni özlemeyen birini yanında isteyecek misin, sor bakalım kendine.
Yokluğunu hissetmeyecek, birine sevgili diyebilecek misin? İlişkiler zor, ilişkiler sınavsız durmuyor, ilişkiler her gün aynı gitmiyor.
Ve ilişkiler iki kişilik.
Onu bunu katma! Sen sen ol, yapma!
Panikle ortalıklara çıkma. Çirkinleşme, ipin ucunu kaçırma.
Dedim ya, eğer o gitmek isterse, bırak gitsin.
Klişedir ama gerçektir; "Dönerse senindir."