Bu köşede film eleştirisi yapmadım hiç. Çünkü o sektörde izleyici olmanın ötesine geçmek istemedim. Neşeliydi izlerken işler... Bunu profesyonel kanala soktuğunuzda hiç de böyle olmuyor çünkü. Mutlaka beğenecek ya da tam tersini “yıka/döke söyleyeceksiniz”. Bizdeki eleştiri sisteminin tarzı bu... Neyse. Seyrettiğim anda aklımda kıvılcım oluşturan Av Mevsimi’ni TV eleştirmeni gözüyle izleyerek kendi adıma bir ilk gerçekleştirdim... Ve ortaya net bir sonuç çıktı. Bu film hakikaten hikayesindeki dişilikle uzun soluklu bir televizyon dizisine döndürülebilir... Senaryodaki karakterler öyle renkli kişilikler ki, her biri üzerinden bir bölüm yapılsa onlarca bölüme uzanan bir seri çıkarılır ortaya... Bir cinayet masası dedektifi tiplemesinde bu denli başarılı olan Şener Şen beyaz perdede olduğu kadar beyazcamda da harikalar yaratacaktır... Cem Yılmaz prensipleri gereği konuk oyuncu olabilir. Ama Okan Yalabık muhteşem çaylak performansıyla gençlerin fenomeni olacaktır... Bu ülkede aklı başında polisiye dizisi bir ya da iki tane çıkabildi toplamda. Ama emin olun ki Av Mevsimi topa girerse ezber ettiğimiz polisiye tarzından kurtulur, dünya çapında övünecek bir işe de imza atmış oluruz... Benden önermesi; bilmem yönetmen/senarist Yavuz Turgul ne der bu işe?
Aşkım da aşkım...
Arka Sıradakiler’in (Fox TV) bir ana yayınını bir de tekrarlarını izliyorum. Dizide en çok telaffuz edilen kelime; “aşkım” oluyor... Hani performansa bakınca ortada sağlıklı bir aşk filan da gördüğümüz yok. Hatta veletlerin (burada özür dilemem lazım velet dediğim oyunculardan Oktay neredeyse 40 yaşına geliyor) başına ne gelirse aşk belasından geliyor ama nedense aşkım meselesi almış başını gidiyor. Aşk olsun yani...
Kuyumcu dükkanı gibi bir yatak
Birkaç bölümdür dikkatimi çekiyor. Çocuklar Duymasın (atv) ailesindeki karakterlerin hepsi neredeyse ful aksesuar giriyorlar yatağa... Ben yatağa girerken kolyesini ya da küpesini çıkarmayan kadın görmedim hiç. Özellikle küpe uykuda korkunç rahatsız edici bir şey olsa gerek... Haluk mesela, o koca saatiyle bileğine zarar verebilecek her türlü pozisyona girebilir uykuda. Hatta istemsiz bir savrulmayla o saat karısının kafasını yarabilir rahatlıkla... Geniş yatanlar, rahat uykuyu sevenler ve hatta sıradan insanın bile dikkat ettiği bu ayrıntı bırakın senaristleri oyunculara bile makul geliyorsa, “vay anasını sayın seyirciler” diyebiliriz en çok...
Vallahi başdanışman olur...
Telegol (Kanaltürk) ekibinde laf üretimi hiç bitmiyor. Ama meselelerde az ve öz konuşan Gökmen Özdenak ağabeyimizin yaratıcılığını ayrı değerlendirmek gerek... Pazar akşamı söz bir şekilde faule maruz kaldıktan sonra yerden bir türlü kalkmak bilmeyen, bu yolla süre çalan ya da bünyeyi dinlendiren futbolculara geldi... Aslında gönderme bazı maçların masa başı anlaşmalarla bağlanması iddiasına da olsa Gökmen ağabey işi öyle bir boyuta taşıdı ki notunu düşmeden edemedim... “Newton” dedi Gökmen ağabey; “Bu futbolcuları izlese yerçekimi kanununu bulduğuna pişman olur”. Hakikaten zeki bir espriydi... Hani şimdilerde çok moda ya; mizah dizilerinin bir takım büyüklüğünde danışmanları var. Ben derim ki başdanışman olarak Gökmen ağabeyi kadroya alabilirler. Gülmenin kesintisiz yaşanacağından zerre şüphem olmaz hani...
Böyle mi meşrulaştıracağız?
Fox TV’deki Su Gibi programında çok ilginç şeyler yaşanıyor. İzdivaç programlarında artık herkesin malumu olduğu rezaletlerde atlanacak eşik filan da kalmadığını ekleyerek başlayalım söze... Önceki gün yayına bağlanan bir damat adayı evli olduğunu fakat karısının cinsel yönden kendisine yetmediğini söyleyerek ikinci evlilik için vize istedi ekrandan... Başlarda şaka olduğunu düşündüğüm bu konuşma bir süre sonra “kötü örnek olduğu için” yayından alındı demek isterdim ama ne mümkün... Adam son ana kadar kuma sistemini savunarak yeni bir eş arayışındaki ısrarından vazgeçmedi. Uğur Arslan sanırım nezaketinden olsa gerek adama “teşekkür ederek” bitirdi konuşmayı... Bakın böyle yöntemlerle meşrulaştırmaya başladık ayıplarımızı. Önce ekranda gülerek izleyerek, sonra içimizden “adam haklı beyler” diyerek... Kısacası ekran öyle bir ekran oldu ki; bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Hassasiyet rica ediyorum...
Ana haber bültenleri değişiyor
Çok ilginç bir haber izleyicisi profili oluştu. Henüz geçen seneye kadar anchormanler üzerinden giden habere ilgi artık haberin bizzat kendisine odaklı oldu... Bu yüzden atv Haber, Fox Ana Haber gibi reytingde daha arkadan gelen bültenler uzun bir süredir zirve iddiasındalar. Birinci oldukları günler de giderek artıyor... Haberin bir kaptan ile birlikte tam kadro bir ekip işi olduğuna aydı sanırım izleyici. Ve detaylardaki haberci imzasının en az vitrindeki kadar önemli olduğuna da...